Akıllı telefon pazarı giderek büyüyor. Büyürken de tüketici tercihlerinde enteresan değişimler beraberinde geliyor. Şu gün için en belirgin olanı ekran ebatlarındaki büyüme. Muhtemelen bu sonbahar göreceğimiz yeni iPhone bu trende ortak olacak ve 4 inc civarı bir yeni tasarımla gelecek. Rekabet böyle şekillenirken bu senenin ilk kozlarını Sony, Xperia S modeli ile sonrasında HTC, One X modeli ile ve son olarak da Samsung, Galaxy S3 modeli ile oynadı. Hepsinin ortak yönü oldukça kaliteli ve yüksek çözünürlüklü büyük ekran.
Benim sessiz sedasız önem kazanmaya başladığını düşündüğüm ve önümüzdeki dönemde giderek çok ama çok daha önemli bir kriter olacağını düşündüğüm bir faktör daha var.
Akıllı telefonlardaki kameralar;
Şöyle geriye dönüp bir hatırlarsak 2000'lerin ortalarına doğru kameralı telefon olgusu hayatımıza girmeye başlamıştı ve o dönem büyük bir furya olarak heyecan faktörü yaratmıştı. Enteresandır en kaliteli telefon kameralarını da o dönemin son safhalarında gördük. Daha sonra pazarlamacılar biraz da işin kolayını buldu ve megapiskel odaklı bir strateji ile ufak boyutlu ve muhtemelen daha makul maliyetli kameralarla işi götürdüler uzun süre. Buna ek olara iPhone devrimi ile işin mantığı da bir süre için başka taraflara kaydı.
Devir mobil devri;
Öyle ki yakın zamanda internet kullanımı açısından ¨mobil araçlar¨ belki de ana mecra haline gelecek. Bir de buna ek bence katma değerli bir şekilde gelişen sosyal medya olgusu var.
¨Sosyal medya deyince de paylaşmak, Paylaşmak deyince anı paylaşmak, Anı paylaşmak deyince de adeta bir kamera sloganı gibi fotograf makinesi olgusu akla geliyor¨
Zaten bu olgunun ayak seslerini Instagram'ın bu kadar populer olması, arkasından facebook'un ciddi bir paraya onu satın alması, şimdi App pazarında kamera odaklı uygulamaların öne çıkması apaçık gösteriyor. Bir de internet sitelerinin modern tasarım anlayışlarında da bu durum kendini gösteriyor. Tumblr, Pinterest gibi görsel odaklı siteler hep aynı nuansı işaret ediyor.
Kameralı telefon algımız zamanla birlikte değişiyor.
¨ İlk başta bir telefonun fotograf cekebilmesi bizde James Bond vari bir his uyandırmıştı. Anında belgeleyebilme yeteneği karşısında bir hayranlık hissiydi bu aslında. Kalite ikinci plandaydı. Sonrasında ise bu kaydettiğimiz an'ları paylaşma ihtiyacı doğdu. Derken imdadımıza sosyal paylaşım olgusu yetişti. Ancak bir eksik vardı, çektiğimizi anında paylaşmamız kolay değildi. Internet her an elimizin altında değildi, olsa bile bir bilgisayara ihtiyac vardı. Sonra teker teker bu sorunlar da aşıldı. Şimdi ise daha sofistike bir noktaya geldik. Paylaşırken o anı aktarmanın ötesinde o ana bir özgünlük, bir farklılık katmak istiyoruz, işte Instagram tam da bu ihtiyacı 12'den vurdu ¨
Instagram'in o güzel filtreleri bize çektiğimiz averaj kalitedeki fotoğraflara dahi bir hava katmamızı sağlıyor. İşte bir adım sonrası bu hevesle keyiflenen tüketiciyi daha kaliteli bir fotoğraf deneyimine çağırmak olmalı. Belki tüketici şu an sahip olduğundan mutlu, daha fazlasını hayal etmiyor. Ancak ona fazlasını verdiğinizde ve bu sayede çektiği kareye eklediği kişisel bakışı fark ettiğinde elindeki telefon artık onun için gerçekten özel bir araç olmuş olacak.
Kompakt Dijital Kamera performansının tam manasıyla telefonlara taşınacağı bir dönemdeyiz.
Nokia'nın Pureview 808 modeli tam da bu vizyonu ortaya koyuyor. Ama yazık ki Nokia şu an tercihini yaptığı Microsoft tabanlı telefon pazarında istenen yere gelmiş değil. Ancak bu teknolojisini orta vadede kullanacağı aşikar. Apple ise zaten bu vizyonu ilk farkeden firma oldu. Bana iPhone 4s i şu gün rekabette ayrıştıran en belirgin özellik ne derseniz kullandığı kamera derim. Neredeyse 9 ay önesinin ürünü ancak halen Android tarafında onu belirgin olarak sarsan bir model bulunmuyor. Ben bu noktada dikkatimi Sony'e yöneltiyorum ve şu an tam da ihtiyacı olan çıkışı zaten DNA'sında yer alan bu alana kendini vermesi halinde yapabileceğini düşünüyorum. Aksi takdirde Android gemisinde Samsung ve HTC teknik özellik savaşında bir adım önde gözüküyor.
Yorumlar
Yorum Gönder